Bu hafta sizlerle hayvan sevgisinin çocukların gelişimi üzerindeki etkilerinden söz etmek istiyorum. Aslında temelde sağlıklı yetişen tüm çocukların içinde zaten bu sevginin var olduğuna inanıyorum. Bu noktada aslında ailenin ve çevrenin tutumu çok büyük önem kazanıyor. Çünkü çocuklar model alarak, taklit ederek birçok şeyi öğreniyor. Eğer siz hayvanlardan korkar ve ciddi şekilde bunu çocuğunuza yansıtırsanız, büyük ihtimal o da korkacaktır. Ama siz hayvanlara son derece sevgi dolu yaklaşırsanız, o da içindeki bu sevgiyi rahatça yaşayabilecektir. Aslında çocuklar birçok konuda bizlerden daha ileri bir noktada olabiliyor.
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada izlediğim bir videoda, hayvanat bahçesine götürülen bir çocuk son derece sinirli bir şekilde o hayvanların neden hapsedildiğini sorgulayıp, onların iyi ve nazik olduklarını, kötü bir şey yapmadıklarını ve bunu hak etmediklerini anlatmaya çalışıyordu. Muhtemelen 5 yaş civarında olan küçük kızın bu sevgiyi öğrenmekten çok zaten içinde barındırdığını düşünüyorum. Bu yüzden aslında hayvan sevgisini öğretmek teriminin çok uygun olmadığını söyleyebilirim. Aslında yapılması gereken daha çok bu sevgiyi yaşayabilmeleri için çocuklara fırsat vermek.
Bir çocuğun hayvanları sevmesi, onların sevgisini hissetmesi, onlarla ilgilenmesi, bakımı için sorumluluk alması çocuğun birçok alanda gelişimini destekliyor. Çocuk sevgisini, ilgisini baktığı hayvana verir, çoğu zaman onunla konuşur, sorunlarını, mutluluğunu onunla paylaşır ve ondan sevgi görür. Tüm bunlar da hem kendini değerli hissetmesini hem de başka canlılara değer vermeyi öğrenmesini sağlar. Hayvan sevgisi aynı zamanda içine kapanık, henüz arkadaşı olmayan çocuklar için de çok faydalı olabiliyor. Hatta otizmli çocukların dahi iletişime daha açık hale gelmesinde büyük rol oynayabiliyor hayvanlar. Ayrıca gerçek hayatta çeşitli hayvanları görmemiş, hiçbir hayvana dokunup sevmemiş çocuklar da ileriki dönemlerde hayvan fobisi gelişebilir. Hayvan sevgisi gelişmeden, bunu deneyimlemeden büyüyen çocuklar hayvanlardan korkabilir ve bu korku yetişkin olduklarında ciddi boyutlara ulaşabilir.
Elbette hayvanlar çocukların gelişimini arttıracak bir oyuncak ya da bir araç değildir. 3-7 yaş arasında bir çocuğun, bir hayvanın sorumluluğunu tek başına alması mümkün olmadığına göre tabii ki burada asıl sorumluluk size düşmektedir. Elbette bu sorumluluk alacağınız hayvanın yaşamı boyunca devam etmeli, onun da duygularına, psikolojisine özen gösterilmeli ve saygı duyulmalıdır. Peki bu sorumluluğu almak istemiyorsanız ya da şartlarınız uygun değilse neler yapabilirsiniz?
Öncelikle çocuğunuzla birlikte sokaktaki hayvanları besleyebilirsiniz. Düzenli olarak onlara su ve yemek vermeniz, çocuğunuzun sorumluluk duygusunun ve hayvan sevgisinin gelişimini destekleyecektir. Aynı zamanda sokakta güvenli olduğunu düşündüğünüz takdirde, çocuğunuzun hayvanları sevmesine izin verebilir, ona örnek olmak amaçlı önce siz sevebilirsiniz.
Bir nesil “Lassie” adlı köpeğin maceralarıyla büyümüştür hatırlarsanız. Dostluk, paylaşma, fedakarlık, sevgi, arkadaşlık gibi bir çok duyguyu bu filmlerle yaşamıştır. Siz de hayvanların kahraman olduğu dostluk, sevgi temalı çizgi filmleri çocuğunuzla birlikte izleyebilirsiniz. Aynı zamanda çocuğunuza hayvanlarla ilgili masallar, hikayeler okuyabilir, değişik hayvan resimlerine birlikte bakabilirsiniz. Ayrıca hayvan figürleriyle oynayabilir, onları konuşturabilirsiniz. Örneğin Ocak ayı Pakolino kutumuzdaki Panda figürü ile Şubat ayı kutumuzdaki kutup ayıları bunun için çok uygun. Böylece çocuğunuzun zihinsel, sosyal, duygusal ve dil gelişimlerini destekleyebilirsiniz.
Çocuğunuzun hayvan sevgisini tadarak büyümesi dileğiyle… 🙂
Uzm. Psk. Melis Özmen
Kaynak : https://www.pakolino.com/hayvan-sevgisi-baska-canlilara-deger-vermeyi-ogretir